"Bilecik hepimizin gözbebeğidir"

"Bilecik hepimizin gözbebeğidir"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bozüyük'e geldi.

A+A-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün gerçekleştireceği Bilecik temaslarına Bozüyük Belediyesi ziyareti ile başladı. İlçe girişinde partililer tarafından karşılanan Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra Bozüyük Belediyesi’ne geçti. Belediye binasında Kılıçdaroğlu'nu, CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve partililer karşıladı. 
Belediye çalışmaları hakkında bilgi aldı.chp-9.jpg
Kılıçdaroğlu, Bozüyük Belediye Başkanı Mehmet Talat Bakkalcıoğlun'dan belediye hizmetleri ve Çarşı Projesi hakkında bilgi aldı. Bozüyük Belediye Başkanı M. Talat Bakkalcıoğlu’ndan belediye çalışmaları hakkında bilgiler aldı.

chp-24.jpg
Kılıçdaroğlu, Belediye Ziyaretinin ardından Grand Çalı Otelde kanaat önderleri, muhtarlar, sanayiciler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada coşkulu bir şekilde karşılanan Kılıçdaroğlu, önemli konulara değindi.

chp-31.jpg
Düzenlenen toplantıda, ilk olarak Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Daha sonra ev sahibi olarak Cumhuriyet Halk Partisi Bilecik İl Başkanı Mehmet Metin Yaşar tarafından açılış konuşması yapıldı. Konuşmasında,  "Bilecik ilimiz her ne kadar coğrafi olarak, nüfus yoğunluğu olarak küçük bir il sayılsa da,  özgür ağırlığı oldukça ağır bir ildir. İlimiz kuruluşun ve kurtuluşun kentidir. Kuruluş ve kurtuluşun kendine hoş geldiniz" diyerek sözü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na bıraktı. 
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dikkat çeken mesajlar gönderdi. Kanaat önderleri, muhtarlar, sanayiciler ve sivil toplum kuruluşlarına seslenen Kılıçdaroğlu; "Kanaat önderleri, muhtarlarımız, sivil toplum kuruluşlarıyla beraberiz. Aynı zamanda Belediye Başkanlarımız , siyasal parti liderlerimiz, sanayiciler ve esnaf arkadaşlarımızla bir aradayız. 

esnaf2.jpg
"Hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz"
Öncelikle Kanaat önderi kime denir,  ben ona değinmek istiyorum. Kanaat önderi kime denir? Ben kanaat önderiyim demekle kanaat önderi olunmaz.  Kişiyi kanaat önderi kılan topluluğun kendisidir. Toplum sağ duyu sahibi, olaylara soğukkanlı bakan, olayları abartmayan, var olan sorunlara akılcı çözümler üreten kişiye toplum derki sen bizim kanaat önderimiz olacaksın. Ve bir yerde her hangi bir sorun çıktığında ilk başvurulan kişi, bu köyde olabilir ilde olabilir, ilçede olabilir mahallede olabilir apartman da olabilir, onu kanaat önderi olarak belirler.  
"Türkiye'nin dünya kadar sorunu var"
Kanaat önderleriyle birlikte toplantı yapmamızın temel amacı da şudur; Bu ülke sadece benim ülkem değil bu bayrak sadece benim bayrağım değil, hepimizin bayrağı, hepimizin vatanı. Hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Aramızda tartışma olur mu elbette olacak, akıl akıldan üstündür. Her kişi çıkıp sadece benim dediğim doğrudur diğerleri yanlıştır iddiasında bulunmamalı, bulunamaz da zaten. Otururuz konuşuruz tartışırız çözüm üretiriz. Türkiye'nin dünya kadar sorunu var. Sizde yaşıyorsunuz sorunları bizde yaşıyoruz. O zaman sorunları çözmek için bir araya gelip konuşmamız lazım. Bir şeyler yapmamız lazım, bir şeyler yapmamız gerekiyor derken demokratik yollardan bir şeyler yapmamız lazım. Yaşadığımız sorunları kim aşabilir bu kapasite kimde vardır, kimler bu sorunları aşma konusunda çaba harcar o çerçevede oyumuzu, tercihimizi kullanmamız lazım. 

chp-38.jpg
"Adaletle yönetilmeyen bir ülkenin sonu felaket olur"
Demokrasi çok değerli bir kavramdır. Demokrasi bir yaşam tarzıdır. Bir devleti ayakta tutan, bir devleti saygın kılan, o devlette yaşayan vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlayan, o ülkede yaşayan vatandaşların haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye gidip adaleti isteyen ve adaleti gerçekleştiren sistemin adıdır demokrasi.  Demokrasi yine temsilciler aracılığıyla ülkenin yönetilmesidir. En önemli olay bizlerin belirli aralıklarla sandığa gidip oy kullanmamızdır. Muhtarı seçeriz, belediye meclis üyesini seçeriz, Milletvekillerini, Cumhurbaşkanını, seçeriz. Demokrasi salt seçim değildir. Demokrasi seçimle beraber yerel siyasi partinin, iktidara gelen siyasi partinin devlet olmaması demektir. Devlet ayrıdır, siyasi partiler ayrıdır. Siyasi partiler ülkeyi yönetmek üzere halk tarafından görevlendirilmiş kurumdur. A partisi seçimi kazanır vatandaş derki beş yıl boyunca sen memleketi yönet. Bize vaat verdin güzel şeyler söyledin bizde bunlara inandık. Sana görev veriyoruz gel ülkeyi yönet. Ama devlet olma, devlet ayrıdır. 
Peki devleti nasıl yöneteceğiz? Hangi parti iktidar olursa olsun, eğer demokrasiyi savunuyorsa, ülkeyi adaletle yönetilmesi lazım. Adaletle yönetilmeyen bir ülkenin sonu felaket olur.  Çürüme başlar, yozlaşma başlar. Rüşvet olayları alır başını gider. Adaleti bulamazsanız kimsenin can ve mal güvenliği olmaz. Hiç kimse önünü göremez yarın ne olacağını bilemez.  O nedenle biz düşen görevler var. Kanaat önderleriyle toplantı yapmamım temel nedeni budur. Ülkenin iyiye gitmediğini sizde görüyorsunuz bende görüyorum. O zaman nasıl aşacağız bu sorunları bunu konuşmamız lazım. 
"Nasıl güveneceğiz adalete? "
Aşmanın yolları, herkesin can ve mal güvenliğinin sağlandığı, demokrasinin bütün kurallarının işlediği, hakimlerin tarafsız ve bağımsız olduğu, vicdani kanaatlerine göre karar verdiği bir düzenin kurulması gerekir. Hakimi bir siyasi partinin genel başkanı tayin edemez. Bunu sakın unutmayın. Ben dahi olsam yetkili yerde, bir partinin genel başkanı olarak ben bir mahkemeye hakim tayin edersem benimle aynı siyasi görüşte olmayan kişi o hakime asla güvenmez. Bugüne kadar siyasi partilerin başkanları mahkemelere hakim tayin etmezlerdi. Şimdi tayin ediyorlar. 

bsk-kilicdaroglu-kanaat-onderleri-toplanti-1.jpg
Nasıl güveneceğiz adalete? Anayasa Mahkemesi Başkanı çıkıyor diyor ki;  Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar. Beni de bağlar en alttaki mahkemeyi de bağlar. Yürütme organını da bağlar yasama organını da bağlar, yargı organını da bağlar. Bizim kararlarımız böyle, gayet açık ve net söylüyor bunu. Ama en aşağıdaki hakim ben Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum diyor. Bir hakim siyasi otorite tarafından atanırsa ve o otoriteyi rahatlatmak için Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamıyorsa, Hakimler Savcılar kurulu dedi ki kim kararları uygulamazsa, onu terfi ettirmeyeceğim dedi. Ne oldu daha dün kararı uygulamayan hakimi terfi ettiler. Şimdi siz bu ülkede adalet var diyebilir misiniz?
Adaletin olmadığı ülkede can ve mal güvenliği yoktur. Hepimizin düşünmesi,  bir şeyler yapması lazım. Devlet liyakat üzerine inşa edilir, liyakat ve adalet kavramları kardeştir. Çok basit bir örnek vereceğim. Devlete memur olmak için KPSS sınavını kazanacaksınız  varsa sözlü sınavını kazanacaksınız. Sonra aday memur olacaksınız belli bir süre sonra asaletiniz onaylanacak. Bir süre çalışacaksınız en küçük kademe şef olmak için şeflik sınavına gireceksiniz kazanırsanız şef olacaksınız. Peki Bakan ve Milletvekili olmak için neye ihtiyaç var? İki şeye ilkokul diploması ve savcılıktan iyi hal kağıdı. Siyasetle devleti farkı bu işte. Devlette liyakat vardır. Siyaset öyle değildir. 
"Güçlü Türkiye için üretmemiz lazım"
Üretmemiz lazım, güçlü Türkiye için üretmemiz lazım Bu topraklar milli kurtuluş savaşının verildiği topraklardır. Bu topraklarda binlerce şehidimizin kanı var. Biz onların evlatlarıyız, onlara karşı görevimizi yapmak zorundayız. El oğluna avuç açan bir Türkiye değil üretimiyle alın teriyle dünyaya mallarını ihraç eden bir Türkiye istiyoruz.  Devleti kuranların hiç birisi iktisatçı değildi. Hepsi askerdi, ilk yaptıkları iş ne oldu. İzmir İktisat Kongresini topladılar. Biz memleketi nasıl ayağa kaldırırız diye düşündüler ve kaldırdılar. Osmanlının kaçırdığı sanayi devrimini yakaladılar. 1921 yılında Kayseri'de uçak fabrikasının temelini attılar,  Kırıkkale küçük bir köydü entegre silah sanayini orada kurdular. Karabük'te demir çelik tesisini kurdular. 1940'lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiydik. O yoksul Türkiye bütün bunları yaptı. Yumurta satarak şeker fabrikası kurdu, Osmanlının borçlarını da son kuruşuna kadar ödedi. Kimseye el avuç açmadı. 
"Neden bu haldeyiz? "
Şimdi geldiğimiz noktaya bak, bekliyoruz dışarıdan para gelecek diye.  Kim bu hale soktu? Acaba Biden benimle görüşecek mi diye bekliyor, görüşmezse mahvolacağım diyor. Cumhuriyet tarihinde böyle bir tablo çıktı mı ortaya? Ve biz aynı zamanda bütün komşularımızla barış içerisindeydik, Suriye, Irak, Mısır hiç kimseyle kavga etmiyorduk. Neden bu haldeyiz? Bizim Türk lirası ne oldu? Son iki haftadır görüyorsunuz Türk lirası değer kaybediyor. Bizim vatandaşımız Türk Lirasına güvenmiyor bankada dolar üzerinden, döviz olarak tutuyor parasını. 261 Milyar Dolar para var bankalarda. 2 haftada bankada dolarları olanlar 151 milyar lira para kazandı. Kim ödüyor bunu sizler ödüyorsunuz, çiftçiler ödüyor esnaf ödüyor. Hepimiz beraber iki haftada 151 milyar para ödeyeceğiz. 
"Bunların tuzu kuru!"
Türk lirasının bu kadar değersiz olacağı hiç aklınıza gelir miydi? Dolarla iş yapanlar hiç şikayet ederler mi? Türk lirası karşılığında doların değeri yükseldikçe bunları işi iştir. Bunların tuzu kuru, devletin bütün ihalelerini vermişsin, müteahhit Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, yatırımın yapıldığı yer  Türkiye Cumhuriyeti toprakları peki sen işi niye dolarla veriyorsun? Kanaat önderleri olarak size şikayet ediyorum. Yanlış yapıyorlar ve ülkeyi  bu hale getirdiler. Beraber düşünmemiz lazım. 82 Milyar lira devletin borcu arttı. Nerden ödeyecek bu parayı, siz ödeyeceksiniz. Devletin borcunu Almanlar, Fransızlar ödemeyecek herhâlde. Beraber ödeyeceğiz. Dolarla maaşını alanlarda sorun yok, ihaleyi alanlar da sorun yok. Sorun gelirini ve aylığı, alışverişini Türk Lirası ile yapan vatandaşlarda, geçinemiyorlar.

chp-35.jpg
"Bozüyük güçlü fabrikalar yapıyor"
Bozüyük güçlü fabrikalar seramik fabrikaları yapıyor son derece mutlu oluyoruz. Daha çok yatırım yaparak, daha çok istihdam alanı yaratsınlar. Biz teşvik edelim özel sektörümüzü. Son 2 haftada onlarında 101 milyar lira borcu arttı. Son 2 haftada Türkiye Cumhuriyeti Devletine toplam mali yük 4 kalem üzerinde 101 milyar lira, 82 milyar, 101 lira ve 11 milyar lira ek maliyet. Hepimizin ödeyeceği rakamlar bunlar. Buna razı olsak ta olmasak ta birlikte ödeyeceğiz. Bu parayı ödeyebilmek için ne yapacaksın vatandaştan para alacaksın. Zam yapacaksın, gübreye zam, mazota zam geldi, ilaca zam geldi, otoyollara zam geldi güzel.  Sorun nedir? Gelirini Türk lirasıyla alan, alışverişini Türk lirasıyla yapan insanlar. Sorun burada, geçinemiyorlar. Buna razı mıyız, değiliz. Razı olsanız da olmasanız da bu parayı ödeyeceğiz. Yüklendiğiniz maliyet bu, geçinemiyoruz diyorsunuz geçinemeyeceksiniz o parayı ödemek için birilerinden bir şeyler alınmalı. Kimden alacaksın vatandaştan alacaksın. Zam yapacaksın. Gübreye, mazota, ilaca zam geldi. 
"Kim yaptı bu zamları?"
Her şeye zam geldi. Her şeye zam geldi, şimdi, bu zamları yapan bay Kemal mi?. Kim yaptı bu zamları. Yoksa dış güçler mi bu zamları yaptı. Vatandaşa diyoruz ki neden pahalı satıyorsun bu ürünleri, maliye ekiplerini zabıta ekiplerini gönderdin fiyatları denetleyecekler. İyi de kardeşim mazota sen zam yaptın. Otoyollardan geçerken Euro üzerinden fiyat verdin. Birde buradan geçeceksin diyor. Esnaf şunu söylüyor, malı alıyorum satıyorum yeniden aynı malı aynı miktarda aynı fiyata alamıyorum. Haftada bir etiketler değişiyor. 
"Umutsuzluğa kapılmayın"
Onlara göre kabahat vatandaşta. Kendisinin hiç bir kabahati yok sanki o yapmadı zamları başkaları yaptı.  Hepimizin düşünmesi lazım. Türkiye'yi birlikte aydınlığa çıkaracağız. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Türkiye'nin çözülmeyecek hiç bir sorunu yoktur. Siyasetin temiz ve ahlaklı olması lazım. Siyasete girdiğim gün kendi mal varlığımı internet siteme koydum. Hala mal varlığım açık bir şekilde vardır. 2002'den beri siyasetin içindeyim. Siyasete girince bir adam zenginleşiyorsa kesin o adam malı  götürüyordur. Bu işin ortası yok.

bsk-kilicdaroglu-kanaat-onderleri-toplanti-14.jpg
"Öyle kişiler var ki bir yerden iki yerden üç yerden beş yerden maaş alıyor"
 Siyasette zenginleşmek mümkün değil. Aldığımız maaş iyi ama öyle kişiler var ki bir yerden iki yerden üç yerden beş yerden maaş alıyor. Onların keyfi yerinde bir sorunları yok. Asgari ücretli, işsiz vatandaşlarda ciddi sorun var. 
Merkez bankasının rezervi -40 milyar dolar, sordum 128 milyar doları kime sattınız? Bunun cevabı hala yok. Para var ama o para merkez bankasının değil ki. Para borç para. Hala bunu satmaya çalışıyor biz sanki bunu bilmiyoruz. Bütün dünya bunu biliyor. 
"19 yıldır bu sorunu neden çözmediniz?"
Son günlerde en çok tartışılan konu yurt sorunu. Kredi Yurtlar Kurumunun rakamları; yurt sayısı 773 yurdumuz var. 695.834 öğrencimiz bu yurtlarda kalabilir. Üniversitede okuyan öğrenci sayımız ise 3.801.294, bu kadar öğrenciye 695 bin yatak düşüyor. Soru şu 19 yıldır bu sorunu neden çözmediniz? Bu öğrenciler bu sene gelmedi ki yıllardır varlar. Niye yapmadılar bu yurdu? Evlatlarımız üniversiteyi kazandığında sevinmiyor muyuz? Güvenlik içinde bir yurtta kalsınlar istemiyor muyuz? Niçin yapmadılar? Yurt binası yapmak mı çok mu pahalı hayır.  Bir yılda çözülecek sorunu çözmediler. 
"Muhtarlık kurumlarına değer vermiyorlar "
Demokrasiyi güçlendirmenin önemli ayağı muhtarlığı güçlendirmektir. Muhtarlık kurumunu güçlendirirseniz demokraside güçlenir. Muhtarlık kurumuna kişilik kazandırmamız lazım yasal güvencemizin olması lazım. Oturabileceği bir alanın olması lazım. Muhtar kardeşlerime maaş vermiyorlar ödenek veriyorlar. Niye ödenek veriyorlar? Herkese maaş veriliyorken muhtarlara ödenek veriliyor. Peki onları seçen sizi de seçmiyor mu seçiyor. Peki niye size maaş vermiyorlar? Çünkü maaş verseler sosyal güvencenizi de yatıracaklar. Yatırmak mecburiyetindeler. Ödenek olunca ne oluyor izin alamıyorsun. İzin aldığınız ödeneğiniz azalır. Sizde birleşik oy pusulası niye yok? Muhtarlık kurumlarına değer vermiyorlar çünkü. Muhtarlık kurumunun makul bir bütçesi olması gerek. Fakir fukara gelecek yardım yapmanız lazım. Sosyal yardımları da muhtarlar aracılığıyla yapılması lazım. Muhtarın bir politik kimliği yoktur. O mahallede kim nasıl yaşıyor muhtar bilir. Seçimle gelen her yer kamu kurumu ama muhtarlar kamu kurumu sayılmıyor. Önümüzdeki süreçte , muhtarlık seçimi ile belediye seçimini ayıralım diyecekler. Bu olursa sandığa seçmeni getiremezsiniz. Sizin bütçeniz yok ki bunu sağlayamazsınız. Bu konuda muhtar kardeşlerimin dikkatli olması lazım. 

chp-27.jpg
"Sorun çok!"
İnsan oğlu tekerliği 1 milyon yılda keşfetti, şimdi ise her saniyede yeni bir keşif var.  Eğer biz Türkiye olarak katma değeri yüksek ürün üretemezsek, sanayimizi bu yönde teşvik etmezsek biz sadece katma değeri yüksek olan ülkelerin tüketicisi haline geliriz. Sorun çok! Temel sorunun çözülmesi lazım, ekonominin tarımın planlanması lazım. Planlamanın uzun vadeli yapılması lazım. Dünya hızla değişiyor, teknoloji hızla değişiyor. Türkiye biliyorsunuz Osmanlı döneminde sanayi devrimini kaçırmıştır. Şimdi teknoloji devrini kaçırmamamız lazım. Onu yakalamak zorundayız. Bu konuda sanayicilere büyük görevler düşüyor. 
"Bilecik'e vali dayanmıyor"
Bilecik'in bir şanssızlığı var. Bilecik'e vali dayanmıyor. Niye vali dayanmıyor anlamıyoruz. Kaç aydır valisi yok. Sanki Türkiye'de valilik yapacak hiç adam kalmadı. Adam Çokta kendi kafalarına uygun birisini bulamadılar herhâlde. Vali olması lazım. 
"Bilecik hepimizin gözbebeğidir"
Konuşmanın başında başkanımız, Bilecik küçük bir il olmakla beraber özgür ağırlığı fazla bir il dedi. Şehit kanlarıyla sulanan bir ilimiz Bilecik, sadece kurtuluş savaşıyla değil, Osmanlının kuruluşunda da burası çok önemli bir merkezdir. Bilecik hepimizin gözbebeğidir. Bu merkezin tanıtılması gerekiyor. Bu konuda Belediye Başkanlarına, Milletvekillerine, Kültür Bakanlığına bir çok görev düşüyor.

esnaf-jpg1.jpg
Kılıçdaroğlu’na dert yandılar! 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından, oda başkanları söz alarak istek ve şikâyetlerini Kılıçdaroğlu’na aktardı. Bu kapsamda söz alan ziraat odası başkanları çiftçinin şikâyetlerini Kılıçdaroğlu’na aktardı. Oda başkanları artan girdi maliyetlerine dikkat çekerek üretim yapmalarının ve para kazanmalarının her geçen gün zorlaştığını dile getirdi.
Mahsülün tam hasat edildiği bir dönemde hükümetin ithalata izin verdiğini, ülkemizdeki üreticinin mağdur olduğunu dile getiren oda başkanları, devlet tarafından verilen desteklemelerin bir yıl geriden geldiğini, Ziraat Bankası’nın çiftçilere gerekli desteği sağlamadığını dile getirdiler. Hükümetin zirai politikaları yüzünden çiftçinin üretim yapamaz konuma geldiğini, çiftçinin kan ağladığını ifade eden konuşma yaptılar.

esnaf.jpg
Buradaki programın bitmesiyle birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bozüyük eski sanayi bölgesine giderek esnafları ziyaret etti. Kılıçdaroğlu esnaflar ile görüşerek sohbet etti.
Kılıçdaroğlu’nun Bozüyük programı esnaf ziyaretleri ile sona ererken Bilecik’e doğru hareket edecek. Kılıçdaroğlu, Bilecik Belediyesi’ni ziyaret edip esnaf ziyaretlerinde bulunduktan sonra Atatürk Parkı’nda vatandaşlara hitap edecek. 

Bu haber toplam 7687 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.