DİLİ TUTMAK
Oruç, Ramazan ayının mana ve ehemmiyetini ortaya koyan bir ibadettir. Orucun insana kazandırdıklarına baktığımız zaman, Ramazanın bir eğitim ayı olduğunu görürüz. Ramazan’a İnsan-ı kâmil modeli yetiştirme dönemi olarak bakmak gerekir. Zira Ramazan’a atfedilen bütün unsurların hikmeti bu yöndedir. Bin aydan hayırlı Kadir Gecesi’nden hikmet, manevi olarak gönlü temizleyip Yaratan’a ulaşma bahtiyarlığına erişmektir. Kulun Rabbine kavuşma eğitiminin diğer bir ifadesi. Bu ayda inen Kur’an-I Kerim, kulun Rabbi’ne kavuşma yolunda bir kılavuz, bir tarife, bir yol göstericidir. İlahi düsturları ihtiva eden Kur’an-ı Kerim, nefis eğitiminden yana en büyük kaynak. Bu ayda tutulması emredilen oruç bütünüyle bir nefis eğitimidir. Ramazan ayında cennetin kapıları sonuna kadar açılır, cehennem kapıları kilitlenir, şeytan zincire vurulur. Bütün bunlarla kulun Rabbine yönelmesi ve günahlardan kendini koruyabilmesi sağlanmış olur. Bilindiği gibi günah nefis ve şeytanın tahriki ve tazyiki ile olur. Şeytanın zincirlenmesi müslümana günah işletmesine müsaade edilmemesindendir.
Oruç hakkında Kur’an- Kerim, kula kötülüklerden korunmak için farz kılındığını buyurmaktadır. Orucun asıl gayesi, insanı kötülüklerden uzaklaştırarak olgunlaştırmak, ahlâk ve fazilet sahibi olmasını sağlamaktır. Oruçta günahlardan, insanı günaha götürücü şeylerden koruyucu özellik bulunmaktadır. Hadis-i şeriflerin ifadesi ile Oruç bir irade eğitimidir, sabır eğitimidir. Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Günahların işlendiği organların başında dil gelmektedir. Söz insanı vezir de eder, rezil de. Dilini tutmasını bilenler kendini kötülüklerden korumasını bilmiştir. Yalan, iftira, gıybet, dedikodu, insanları kötü lakapla isimlendirmek, sû-i zanda bulunmak, küfür etmek, yalancı şahitlik yapmak, tasavvuf ehlinin “Dilin Afetleri” diye isimlendirdiği dilden sudur eden günahlardan bazılarıdır. Orucun bir hedefi de insana dilini tutmayı öğretmektir. Nitekim şu hadis-i şerif buna işaret eder: “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.” (Buhari, Savm, 8)
Şu hadis-i şerif, dili tutmanın, günahlardan sakınmak ve mü’minler olarak olgunluğumuzun tamamlanması bakımından ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır:
Muaz b.Cebel (r.a.) anlatıyor: Ben,
- Ey Allah'ın Rasulü! Beni cennete koyacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver, dedim. Peygamberimiz:
- Çok büyük bir şey sordun. Bununla beraber o (amel) Allah Teâlâ’nın kolaylaştırdığı kimseye göre kolaydır: Allah'a ibadet eder, O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir, ramazan orucunu tutar, gücün yeterse haccedersin, buyurdu. Sonra da konuşmasını şöyle sürdürdü:
- Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç (cehenneme karşı ) siperdir. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da günahları söndürür. Gecenin yarısında bir kimsenin namaz kılması da böyledir, buyurdu. Daha sonra:
"Onların yanları -gece namaz kılmak için- yataklarından uzaklaşır. Korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra harcarlar. Hiç kimse onlar için yaptıklarına karşılık gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez." (Secde, 16,17) mealindeki ayet-i kerimeleri okudu. Ondan sonra:
- İşin başı, direği ve yüce tarafı nedir, sana haber vereyim mi? Buyurdu. Ben:
- Evet, ey Allah'ın Rasulü! Bunun üzerine mübarek dilini eliyle tutup;
- İşte şunu tutmaya çalış, buyurdu. Ben:
- Ey Allah'ın Rasulü! Biz söylediğimiz sözlerden de mi muaheze olunacağız? dedim. Peygamberimiz:
- İşin başı İslamdır, direği namazdır, en yüce tarafı da Allah yolunda cihattır, buyurdu. Ondan sonra da konuşmasına şöyle devam etti:
- Bu dediklerimden hepsinin yerini tutan nedir, haber vereyim mi? Buyurdu. Ben:
- Evet, ey Allah'ın Rasulü dedim. Peygamberimiz:
- Herkesi cehenneme yüzüstü düşüren, dillerinin biçtikleri ve kazandıklarından başkası mı sanırsın, buyurdu. (Tirmizî, İman, 8)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.