Eşinin vefatından önce son günlerinde yaşadıklarını aktaran Turgutoğlu, şöyle devam etti:
"Eşimde biraz unutkanlık vardı, bazen ona bakarken ağlardım. 'Ağlama, beni de ağlatacaksın.' derdi. İyi kötü bakmaya çalıştım ona, her şeyiyle ben ilgilenirdim. Son zamanlarda vaziyeti değişti. Serum ve iğne tedavisi yaptılar. Doktor, 'Böbrekleri kalmamış.' dedi. 'Baştan söyleseydin ben böbreğimi verirdim.' dedim ama iş işten geçmişti. 13 Mayıs akşam namazı sırasında saat 19.10'da vefat etti. 'Hakkını helal et' dedim, 'Ederim' dedi. Yatağında yatarken bir karşı duvara bir de kızıma bakıp canını teslim etti. 'Bu ne güzel ölümmüş, maşallah.' dedim. O bana çok dokundu. Gittim resimlerini çıkartıp duvara astım. Hiç olmazsa resimlerine bakıp gönlümü avutayım dedim. O benim oyuncağım gibiydi. Köyü dolaşıp yanına gelip onunla eğleniyordum. Eş kaybetmek gerçekten zor. Ne diyeyim, ölümlü dünya."