BİLECİK’İ SEVİYORUZ…

MUZAFFER TEKELİOĞLU

Bugüne kadar eğitimci gözüyle ilimizin eğitiminin kalkınması, öğrencilerimizin davranışlarının olumlu hale gelmesi, değerlerimize sahip çıkılması, velilerimizin üzerine düşen görevlerin neler olması gerektiği hakkında bildiklerimi, düşündüklerimi aktarmaya çalıştım. Bu çalışmalarımı önümüzdeki haftalarda devam ettireceğim.

Arkadaşlarımızla, dostlarımızla, mesai arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde yaptığımız sohbetlerde nüfusu ve toprakları diğer illere göre çok küçük olan ilimizi Bilecik’imizi çok sevdiğimizi ifade ederiz. Bu topraklarda hayatımızı devam ettirmeyi, öldüğümüzde de bu topraklara gömülmeyi isteriz. Kendi kendime düşündüm de acaba Bilecik’i neden seviyoruz? Sevmemizi gerektiren nedenler nelerdir? Diye sorgulamaya başladım. Aklıma geliverenleri kaleme aldım. Yazdıklarım birkaç dakikada aklıma geliverenler… Sizler bu düşüncelerimi pekiştirecek ve maddeleri artıracak çok nedenler bulacaksınız. Birkaç maddede sıralayıverelim. Sizlerde ilave etmek istediklerinizi yorumlarınızda yazabilirsiniz.

623 sene hüküm süren Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar olması. Allah’ın kelamına gösterilen tazim ve hürmetin sonucunda filizlenen çınarın köklerinin okyanuslara, dallarının kıtalara uzanması ile İslam dininin üç kıtada hüküm sürdüğü devletin kalbinin attığı yer olduğu için Bilecik’i seviyoruz.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturu ile hareket eden ve gelecek nesillere ışık tutan, Osmanlı devletinin manevi kurucusu Şeyh Edebalı’nın bu topraklarda hayatını idame ettirdiği ve manevi bereketi ile hala bir paratoner vazifesi gördüğü için Bilecik’i seviyoruz.

Osman Gazi’nin bacanağı, Osmanlı devletinin resmen tescillendiğini okuduğu hutbe ile duyuran ilk kadı Dursun Fakih hazretleri bu topraklarda yattığı için Bilecik’i seviyoruz.

Osman Gazi’nin göreceği rüyayı önceden Hızır Aleyhisselam tarafından bildirilen kişi Kumral Abdal’ın bu topraklar içinde türbesinin bulunmasından dolayı Bilecik’i seviyoruz.

İsmini sayamayacak kadar çok Alplerin, erenlerin, evliyaların bu topraklarda istirahat etmelerinden dolayı Bilecik’i seviyoruz.

Gezmekle bitmeyen doğal güzelliklerinin yaylalarının, ormanlarının, göllerinin, akarsularının seyrine doyum olmadığı için Bilecik’i seviyoruz.

“Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz” sözlerinin muhatabı Metristepe’nin bu topraklarda bulunmasından dolayı Bilecik’i seviyoruz.

Ahilik anlayışını ön planda tutan ve bu anlayışla yetişen esnafımızın bu topraklarda yaşamasından dolayı Bilecik’i seviyoruz.

Aza kanaat eden, ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşan insanları bağrında barındırdığı için Bilecik’i seviyoruz.

Bilecik’te doğan, güzel yurdumuzun çeşitli yörelerinde doğup, Bilecik’te görev yapan en üst yöneticisinden, siyasilerinden, iş adamından, işçisine kadar, çiftçisine kadar, memuruna kadar herkesin Bilecik sevdalısı olması ve ilin kalkınması için her türlü gayreti gösteren insanlarının bu topraklarda yaşamasından dolayı Bilecik’i seviyoruz.

Üç bölgeye de sınırının bulunduğu, büyük illerin geçiş noktası olduğu, her çeşit meyve ve sebzenin yetiştiği, renk renk güzel kokulu çiçeklerin açmasına fırsat verdiği için Bilecik’i seviyoruz.

Sevinçlerini, düğünlerini ve bayramlarını paylaşan, cenazelerinde kederlerine ortak olan, böyle bir durumda siyasi düşüncesi, inancı, ekonomik yapısı ne olursa olsun kenetlenen insanları ruhunda beslediği için Bilecik’i seviyoruz.

Askerini, memurunu, esnafını, çiftçisini, işçisini, talebesini kendi evladı, kardeşi gibi görerek kucakladığı için Bilecik’i seviyoruz.

Bilecik’i Bilecik olduğu için seviyoruz