100. ölüm yıl dönümü münasebetiyle paneller düzenlenerek çeşitli yönleriyle anılmaktadır. O tarihlerde, Dünya devletlerinin Osmanlı Devleti üzerine oynamak istedikleri oyunlar anlatılmaktadır. Günümüzde de Türkiye ve Dünya ülkeleri arasındaki münasebetlerim benzerliğine işaret edilmektedir. Ölümünün üzerinden bir asır geçti. Objektif olarak Abdülhamid ele alınıp anlatılmalıdır.
Ona “Kızıl Sultan” deyip, yerin dibine batıranlar, karalayanlar olduğu gibi, Evliyalar mertebesine çıkarıp, bir kutsiyet atfedenler “Cennetmekân Abdülhamid Han” diye ananlar vardır.
Babası Sultan Abdülmecid, annesi Tirimüjgân Kadın efendidir. 21 Eylül 1842 de doğmuştur. 1853 yılında, 8 yaşında iken annesini 18 yaşında babasını kaybetmiştir. Annesi ölünce Perestu hanım tarafından büyütülmüştür. İnce zekâsı ve derin bir hafızası vardı. Fransızca, Arapça ve Farsça biliyordu. Edebiyata düşkündü. Şiirler yazıyordu. Koleksiyon merakı vardı. Piyano çalıyordu. Spora meraklıydı. Ata biniyor, iyi kılıç kullanıyordu. Temizliğe düşkün, temiz giyinen disiplinli dini bütün, hayırsever bir Müslüman’dı. Tevazu sahibiydi. Cuma selamlığından çıkarken halkın “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var” demelerinden hoşlanırmış.
“İlerde ülkeyi yönetecek, padişah olacak şehzadelerin anneleri olacaklar.” Diyerek, evliliklerini bilinen asil ailelerin kızlarıyla yapmıştır. Namusun, hayânın, edebin korunduğu, İslâm ahlâkının yüce prensiplerine uygun bir nizamnameyi, Haremi Hümayun dairesine “Ahlaki İnzibat Levhası” adıyla astırmıştır.
Çok hayırsever bir insandı. Kendi parasıyla 1552 hayır işi yaptırmıştır.
Hayatı; 75 yıl, 4 ay, 19 gün sürmüştür. 31 Ağustos 1876 da tahta çıktı. 32 sene, 7 ay, 27 gün devleti yönetti. 27 Nisan 1909 da tahttan indirilmiştir. 622 yıllık Osmanlı tarihinin en uzun süreli saltanat sıralamasında üçüncü sıradadır. Saltanatı süresince, 8 Amerikan Başkanı, 3 Alman İmparatoru, 3 İspanya kralı, 3 İtalyan Kralı, 3 Rus Çarı gelmiş geçmiştir. Avusturya İmparatoru Fransuva Josef kendisinden önce gelip sona kalan tek hükümdardır. Geri kalmış, zayıflamış devleti Denge Siyaseti güderek ayakta tutmayı başarmıştır.
Selim Sırrı Tarcan ve Rıza Tevfik 31 Martı (18 Nisan) tertipleyenler arasındadırlar. Hal Kararını Elmalılı M. Hamdi Yazır hazırlamıştır. Tahttan indirildiğinde, Osmanlının üç kıt a üzerinde geniş toprakları vardı.
Tahttan indirildikten sonra 8 yıl, 9 ay, 3 gün yaşadı. Bunun 5 yıl, 3 ay,9 günü Selanik’te Alaadin köşkünde, geri kalanı İstanbul Beylerbeyi sarayında yaşadı. (Beylerbeyi sarayı; İstanbul Boğazının Anadolu yakasındadır. Bölümlerden oluşan yüksek bodrum üzerine iki katlı kâgir bir binadır. Uzunluğu 65 metredir. 6 Salon ve 25 oda bulunmaktadır. Abdülaziz tarafından Sarkis ve Agop Balyan kardeşlere yaptırtmıştır. 1864 te tamamlanmıştır.)
10 Şubat 1918 de 75 yaşında veremden vefat etti. II. Mahmut ve Abdülaziz’in gömülü olduğu 196 nolu türbeye defnedildi.
Cenazesi götürülürken, halk arkasından,”Bizi bırakıp nereye gidiyorsun” diyerek gözyaşı dökmüştü. Onunla ilgili söylenmiş sözler ve ibret alınacak Anekdotlar çoktur. Tarihe mal olmuş sözleri de çoktur. Küçük yaşta annesi vefat etmişti. Çocuğu olmayan Perestu Kadın efendi onun bakımını üstlenmişti. Tahta çıktığında, Perestu Kadın efendiyi kendi öz annesiymiş gibi “Valide Sultan” yaptırıp maaş bağlatmış, konak tahsis ettirmiş ve vefatına kadar devamlı ziyaret etmiştir. Sapanca da bulunan “Perestu Kadın Efendi” camiini yaptırıp analığının hayırla anılmasını sağlamıştır.
Abdülhamid hakkında söylenmiş sözler;
* Alman Devletinin kurucusu Prens Bismark; “100 gram aklın 90 gramı Abdülhamid’e 5 gramı bana geri kalan 5 gramı da diğer siyasilere aittir” der.
*İngiliz casusu Arminius “Karar vermeden önce danışmanlarının görüşlerini dinleyip ölçüp tarttıktan sonra karar vermekte ve Avrupa siyasetinden haberdardır” diyordu.
*Türkolog Vambery; “ Herkesi şaşırtacak derecede çok kurnaz bir siyasetçi ve oldukça nazik bir kişidir”
*Talat Paşa hatıralarında, Sultan “II. Abdülhamid’le konuşurken çok dikkatli ve hassas olma gereği duyuyordum, Sultan Reşat’la konuşurken, kendimi müsamahalı ve şefkatli bir babanın huzurundaymışım gibi hissediyordum. Sultan Vahdetinin ne düşündüğünü anlamak güçtü” demektedeir.
*Mabeyin Başkâtibi Es’ad Bey önemli bir evrakı imzalatmak için II. Abdülhamid’in yanına varmak ister. Gecenin geç saati olduğu için kapı geç açılır. II. Abdülhamid şu açıklamayı yapar. Kapıya ilk vuruşunuzda uyandım. Gecenin bu saatinde önemli bir iş için aradığınızı anladım ve abdest aldım. Bu zamana kadar devletin hiçbir evrakını abdestsiz imzalamadım” demiştir.
Abdülhamid halife olarak ağırlığını kullanarak bütün Müslümanları bir arada tutma siyaseti güdüyordu. Bunu gören İngiliz Liberal parti lideri, azgın İslam düşmanı, avam kamarasında Kur’anı Kerimi yere çalarak “Türkleri yenmek için onları bu kitaptan uzaklaştırmalıyız.” Diyordu.
II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi; İşlerine mani olduğunu düşünen Masonlar, onu tahttan indirip yerine V.Murat’ı tekrar tahta geçirmek istiyorlardı. Bu amaçla İstanbul Proodos Locası kurucusu Kleanti Skalyeri nin girişimi bastırılıyor. Bu defa ilk Türk Masonlarından ve Jön Türklerden olan Ali Süavi darbe girişiminde bulunuyor. Tarihimize “Çırağan Olayı” olarak geçen bu olay Ali Süavi dahil 23 kişinin öldürülmesiyle sonuçlanıyor. Jön Türklerin özgürlük mücadelesi diye isimlendirdikleri bu darbe girişimi, Rusların devleti tehdit eden, Yeşilköy’e kadar geldikleri bir zamanda meydana gelmiştir.
* Harekât Ordusu Yıldız sarayına dayandığı zaman Müşir Tahir Paşa “Sultanım izin ver hepsini dağıtayım” demesi üzerine II. Abdülhamid “Hayır kan dökülmesini istemiyorum” demişti. İttihatçılar Müşir Tahir Paşa’yı önce İdama mahkûm ettiler sonra Trablusgarb’a sürdüler.
* Tahttan indirildiğini tebliğe gelen dört kişilik heyette Yahudi Sabatay Emanuel Karasu, Ermeni komitacı Aram efendi, Arnavud EsatToptani Paşa, ve Gürcü Arif Hikmet Paşa vardır.Bu durum ağrına giden Abdülhamid; “Osmanlı sultanı İslâm Halifesinin hal kararını bildirmek için bu nankörlerden başka bulamadınız mı?” demiştir.
* İttihatçıların başında Talat Paşa, Cemal Paşa ve Enver Paşa vardı. II. Abdülhamid’in hal edilmesiyle Yıldız Sarayı Sultanın şahsi eşyalarına kadar yağmalanmıştır.
* Beyaz eldiven tutkunuydu. Şahsi eşyaları arasında beyaz eldivenler çıkmıştı.
* İttihatçıların Makedonya kiliselerini birleştiren kanunu nu çıkardıklarını sürgünde, Selanik Alâtini köşkünde öğrendiği zaman “Eyvah işte şimdi Rumeli elden gider” demiş ve dediği olmuştur.
* Tahta geçişinin beşinci haftasında İngiliz yanlısı, mason Mithat Paşayı sadrazamlıktan alıp Taif’e sürdü. Türkiye’de kalmasını tehlikeli görüyordu. Mithat Paşa Niş valiliği esnasında, ayyıldız lı bayrağın yanına haç koymaya kalkmıştı. İngilizlerden 750.000 altın aldığı bir çok kaynakta yazılıdır.
*Tevfik Fikret Lise Müdürlüğü esnasında II. Abdülhamid’i öven methiyeler yazmıştı. Sonra, fikir değiştirmiştir. Yıldız Cuma selâmlığından çıkarken Sultana suikast düzenleyen Joris adlı Ermeni’ye “Şanlı Avcı” diyecek kadar ileri gitmişti. Amerika’ya gönderdiği oğlu Haluk Hıristiyan olmakla kalmamış Protestan Kilisesine de Papaz olmuştu.
*Robert Kolejinin yerini Protestan misyoner Amerikalılara satmış olan Ahmet Vefik Paşa, ölümünde kendisinin Eyüp Sultan’a defnedilmesini vasiyet etmişti. Öldüğünde, II. Abdülhamid; “Protestan Misyonerlere arsa satan kıyamete kadar çan sesi dinlesin” deyip Robert kolejlinin karşısındaki Rumeli mezarlığına defnedilmesini emretmişti.
* II. Abdülhamid iyi bir marangoz du. Yaptığı masa, sehpa, konsol gibi eserler. Amerikada açılan sergide birincilik almıştı.
* Savaşta ayaklarından yara alan askerlerin her birine, kendi eliyle yaptığı bastonlardan hediye etmişti.
*Kendisine Suikast düzenleyenler yakalandılar. Muhâkeme edilip idama mahkum olmuşlardı. Sultan onları idam etmeyip müebbed hapse çevirmişti. Suçlulardan Belçikalı Joris’i huzuruna getirtti. Onlara; “Yaptığınız suçun cezası Dünyanın her yerinde idamdır. Ben sizi serbest bırakacağım. Size ayda 500 lira da para vereceğim. Adınıza bir bankaya yatırılacaktır. Ancak Ermeni İhtilâl komiteleriyle irtibat kuracaksınız. Aralarına gireceksiniz. Faaliyetleri hakkında bana muntazam bilgi vereceksiniz” demişti. Joris söylenenleri memnuniyetle kabul etmişti. Ondan sonra bir müddet Ermeni meselesi konuşulmadı.
* Suikast düzenlendiğinde II. Abdülhamid’i korumak için üzerine kapanan askerin, Söğüt’ün Küre köyünden olduğunu öğrenince “Beni hemşerilerim koruyor” demiştir. Ona Söğüt’te bir ev yaptırıyor. Evlenirken mobilyalarını da kendi elleriyle yapıp hediye etmişti.
* Abdülhamid’in vefatında, eşlerinden Fatma Pesend Hanım, “Efendimiz saçlarımı çok severdi“ deyip saçlarını kesmiş ve cenaze ile defnedilmesini istemişti. Müsaade edilmeyince de, “O halde boğaz’a atın, efendimiz, sabah güneşinin su üzerindeki parıldamasını saçlarımın rengine benzetirdi” demiştir.
* Abdülhamid tahttan indirildiğinde üç kıta üzerinde geniş topraklara sahip koca imparatorluğu on sene geçmeden bitirmişlerdir. Mondoros Mütarekesinden bir gün sonra üçüde yurt dışına kaçmışlardır. Enver Paşa 6 Ağustos 1922 de bir Rus Kurşunuyla, Talat Paşa Almanya Berlin’de bir Ermeni kurşunuyla ve Cemal Paşa Afganistan’a giderken Tiflis’te bir Ermeni kurşunuyla hayatını kaybetmişlerdir. Sultan; “Beni arkadan vuranlar benden iyilik, lütuf görenlerdir” demiştir.
*Alman kralı II.Wilhelm İstanbul’a geldiklerinde, Yıldız sarayı önünde II. Abdülhamid’e yüzbinlerce insanın içten gelen, son derece bir hürmetle ve sevgiyle bağlılıklarını gördüklerinde, “Böyle bir millete malik bir hükümdar neler yaptıramaz” demekten kendisini alamamıştı.
* Bilecik ve Söğüt çevresi köylerden oluşan Ertuğrul Alayları, Kürtlerden oluşan Hamidiye Alayları ve Çerkeslerden oluşan süvari alaylarıdır.
*”Çerkesler Ulüvv-ü şan Şanlı ve büyük olup, cümle âlem tarafından şayan-ı hürmete lâyıktırlar” demiştir.
* Yaptığı yatırımların birçoğu onun adıyla anılmaktaydı. (Hamidiye Tabyaları, Hamidiye Kâğıt Fabrikası, Hamidiye Çini Fabrikası, Hamidiye Suyu, Hamidiye Denizaltılısı, Hamidiye Efdal Hastanesi gibi.) Sonraları isimleri değiştirilmiştir.
* Fırıncılar zarar ettiklerini ileri sürerek 30 paraya satılan ekmeğe 10 para zam yapılmasını istiyorlardı. II. Abdülhamid fırıncılara ekmeği yine 30 paradan satmalarını. İstedikleri 10 paralık zammı kendisinin ödeyeceğini bildirmişti.
* Kim Devlete fındık kadar hizmeti bulunmuşsa benden kantar kadar karşılığını görmüştür.
Zamanında yapılan işler;
Siyasal Bilgiler Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Askeri Tıbbıye, Yüksek Ticaret Okulu, Yüksek Mühendis Okulu, Maden Mektebi, Şam Askeri Tıbbıye, Şam Mülkiye, Yatılı Kız Lisesi, Aşiret Mektebi, Mülkiye Lisesi, İstanbul Lisesi, Üsküdar Lisesi, Sayıştay açıldı, Muallim Mektebi, gibi eğitim kurumları açıldı. İllere Lise ve ortaokullar açılmaya başlandı, Bursa İpekçilik Mektebi Hamidiye Yüksek Ticaret Mektebi, Halkalı ziraat ve veteriner mektebi, Sağır ve Dilsizler Okulu, Darülaceze, Akıl Hastanesi, Beyoğlu Kadın Hastanesi, Terkos ve Hamidiye suları İstanbul’a getirildi, Alman Çeşmesi yapıldı, Kâğıthane poligonu, Postahane, Osmanlı Bankası, Osmanlı Sigorta Şirketi, Hamidiye Kâğıt Fabrikası, Havagazı Fabrikası, Küçüksu Barajı, Dolmabahçe Saat Kulesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Mum Fabrikası, Ereğli Kömür Ocakları, Tuna Demirkapı Kanalı, Yanan Kapalıçarşının Onarımı, İstanbul Haydarpaşa ve Sirkeci Garı, Kütahya Ulucami, Yıldız Hamidiye Camii, Bingöl Selenk Köprüsü, Medinei Münevvere ve Bingazi’ye kadar telgraf hattı, Sakız Adası, Beyrut, Galata, tophane liman ve rıhtımları, İstanbuldan; Selanik,Manastıri, Bağdat, Kudüs, Şam, Hicaz’a kadar Demir yolları yaptırıldı. Bu eserlerin büyük bir kısmı, bugün dahi kullanılmaktadır.
O günlerin koşullarında yapılan bu işlerin bu gün itibariyle, parasal değerini düşünecek olursak, yapılan faaliyetlerin önemi daha iyi anlaşılır.
* Diğer Osmanlı şehzadeleri gibi, Abdülhamid’in oğulları, Burhaneddin, Abdürrahim ve Abdülhalim efendiler I. Dünya harbi müddetince cephelerde görev aldılar.
Bundan sonraki yazımda Abdülhamid Han’ın Bozüyük’e hizmetlerini anlatacağım.
Saygı ile