KARDEŞLİK RUHU…

MUZAFFER TEKELİOĞLU

Yeryüzünde yaşayan insanlar her nedense birbirleri ile geçinemezler. İnsanlığın doğuşundan itibaren bu kavga devam etmektedir. İster karın kardeşi olsun, isterse din kardeşi olsun aralarındaki husumet bir türlü bitmemiştir. Kardeşler arasında mal kavgası, insanlar arasında makam kavgası, toprak kavgası, gençler arasında sevgili kavgası, öğretmen-öğrenci, memur-amir kavgası… Sayfalarca yazsak kavgaların sebeplerini bitiremeyiz.

İnsan ömrü… 70-80 yıl… Biraz daha artıracak olursak 90 yıl… Su gibi geçip giden yıllar… Bazen kendi kendimize soruyoruz. Bu kavgalar neden? Neyi paylaşamıyoruz? Kavgaların neticesinde elimize ne geçiyor? Soruların cevabı koskoca bir hiç… Mutluluğun yerini mutsuzluk, huzurun yerini huzursuzluk alıyor…

Aslında paylaşamayacağımız hiçbir şey yok. Bu dünya hepimize yeter de artar bile… Dinimiz hoşgörü dinidir. Kardeşlik dinidir. İnsanların ne olursa olsun, kim olursa olsun birbirlerine karşı hoşgörü ile bakacağı bir dindir.

Komşularımızla, mesai arkadaşlarımızla, ailemizle çevremizdeki tüm insanlarla kardeşlik ruhunu pekiştirmemiz gerekir. Bütün insanlar kardeştir düsturu ile hareket etmemiz gerekir. “Müslüman müslümanın kardeşidir” anlayışı ile hareket etmemiz gerekir. Kardeşlik deyince aklıma Fatih Sultan Mehmet döneminde geçen bir olay geldi.

Fatih Sultan Mehmet Han karşısına çıkan dilenciye bir altın vermiş, fakat dilenci:

-Padişahım, ben senin kardeşinim, nasıl olur da sen bana tek bir altın verirsin? Deyince Fatih, dilenciyi yanına çağırıp sormuş:

-Sen benim kardeşim olduğunu nasıl iddia edebilirsin? Dilenci de hemen:

-Padişahım, ikimiz de Âdem babamızın oğulları değil miyiz? Bu cevaptan çok hoşlanan sultan da şöyle mukabele etmiş:

-Eğer öteki kardeşlerimiz de duyacak olurlarsa, senin hissene bir altın bile düşmez!

Hissemize bir altın dahi düşmeyecek olsa bile kardeşlerimizle iyi geçinmemiz gerekir. Bu dünyada mal için, mülk için kavga etmeye değmez. Ne kadar zengin olursak olalım, öldükten sonra hiç birimiz malımızı, mülkümüze dünyadan başka yere götüremiyoruz.

O zaman tek yapacağımız şey insanların kalbini kırmamak, elimizden geldiği kadar yardım elimizi uzatmak düsturumuz olmalıdır. Mutlu, huzurlu bir hayat geçirmemiz dileklerimle…