PEYGAMBER EFENDİMİZ VE SEVGİ MEDENİYETİ

MUSTAFA TOPAL

Eskiden olduğu gibi son günlerde, yurt dışında resmi ve gayr-ı resmi çevrelerin İslam’ı ve aziz peygamberimiz Muhammed ( SAV)’i hedef alan son çıkışları, içinde bulundukları ruh halinin karmaşık, anlaşılmaz, hiç bir değer tanımaz,  saldırganca yapının bir tezahürüdür.
Bu çevreler, şimdiye kadar müslümanları hiç bir zaman  umursamadı. Bu çevrelerin özellikleTeknolojik ve kapital üstünlüğe sahip olmaları, diğerlerine hep tepeden bakmalarını getirdi. Müslümanları yok saydılar. İslâm’a da bu açıdan bakıp küçümsediler. 
Tebliğin ilk günlerinden bu zamana insanların gönlünü açıp büyük bir teslimiyetle yer vermesi, bildirdiği ilahî hakikatlerin ilk günkü canlılığı ve çarpıcılığı ile halâ dünyayı hayran bırakması, her türlü baskı, tazyik ve ayak oyunlarıyla insanların gözünde küçültme gayretlerine rağmen büyüyerek gördüğü teveccüh İslâm’ın hak olduğu gerçeğini daha beliğ ve bariz bir şekilde göstermektedir. Bu da itikadî ve ahlakî çöküntü içinde olan çevreleri çileden çıkarmaktadır. Dolayısıyla bunu gölgeleme çalışmaları dün olduğu gibi bu gün de kesif bir şekil görülmekte, ancak ne yaparlarsa yapsınlar bütün bu gayretlerin beyhude olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. 
Aslında yüce İslamî değerlere saldıranlar, Kur'an-ı Kerim’in beşer dokunuşlarına kapalı olduğunu pekala biliyorlar. Hz. Peygamber'in şerefli şahsiyetinin, yaşantısının gün aydınlığı gibi berrak olduğunu, müslümanların onu canlarından daha çok sevdiklerini ve bağlı olduklarını, dünya birleşse onun yüce ve tertemiz hayatına leke getirmeyeceklerini kati surette anlamış durumdalar. Kokuşmuş ortaçağ anlayışının daha fazla tefessüh etmiş hali içinde oluşlarının farkına vardıkça, Peygamber Efendimiz’in mutluluk veren hayat prensiplerinin vazgeçilmezliği çıldırtıyor onları. 
Savundukları insan hakları ve insani değerlerin başkaları için değil, sadece kendileri için olduğu geçmişteki gibi bu gün de ayan beyan ortadadır. Diğerlerine, başka insani hakları bir kenara koyun en temel hayat hakkı dahi tanımadıklarını görünce İslamî değerleri cephe almaları daha iyi anlaşılır. Her devirde kendilerinden olanlara dahi merhamet göstermediler. Bu gün mültecilere yaşattıkları insani dramları, dünyanın dört bir tarafında akmasına sebep oldukları masum gözyaşları, sömürücülük tiynetleri doğrultusunda gittikleri yerlerde bıraktıkları acı ve zulüm manzaraları insanlıktan ne anladıklarına dair yeterli kanaatı verir. Tarihin derinlikleri kara sicilleri ile kirlenmiştir. İnsanlığın yüzkarası bu tarihi utanç onları utandırmaktan öte iftihar vesilesi olarak görülürcesine yenilerini ekleyerek, insanlık adına tarihe altından kalkılamayacak ağır veballer bırakmaktadırlar.
Bütün bunlar karşısında İslam’ın insanlığa armağan ettiği bir sevgi ve merhamet medeniyeti gerçeği ve bu medeniyeti aynı aşk ve şevkle yaşatan günümüz müslümanları, özellikle sadece müslüman toplumları değil dünya mazlumlarını kucaklayan bir Türkiye gerçeği karşısında oluşan kıskançlık bu çevreleri İslam'a ve merhamet timsali Paygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’e hayasızca saldırılara sevk etmektedir. Bu da karikatür, devlet ve bazı siyasî liderlerin tezviratları şeklinde dışa vurmaktadır. Ama güneş daima doğacak ve asla kimseyi ışığından nasipsiz bırakmayacaktır. İslam merhameti herkes içindir ve kıyamete kadar tek hakikattir. Sevgili Peygamberimiz’i ve yüce dinimizi hedef alanlar buna mani olamamakla birlikte geçmişte de olduğu gibi gün geçtikçe büyüyen Hz. Muhammed hakikati ve sevgisi karşısında çıldırmaktan kurtulamayacaklardır. Hastalık haline dönüşüp, şimdi olduğu şekilde ne söylediklerinin bile muhasebesini yapamayacak kişilik bozukluklarına kapılacaklardır.
Peygamber Efendimiz’in insanlığa getirdiği hayat bahşeden yüce ilkeler ne kadar görmemezlikten gelinirse gelinsin ve ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar, şimdiye kadar olduğu gibi kıyamete kadar değişmez, pörsümez, ilk günkü tazeliği ve canlılığıyla var olacak ve bütün varlık alemine mutluluk ve huzur dağıtmaya devam edecektir. Zaten insanlık da ona olan ihtiyacının her geçen gün daha iyi farkına varmaktadır. 
Kim ne derse desin biz müslümanlar Rasulullah Efendimiz'in sevgi ve merhamet dolu kutlu mesajını her coğrafyaya anlatacağı. Zira İslam bunun için gelmiştir. Misyonumuz budur. Özellikle mevlid-i Nebi Haftası'nda şevkle ifade edip yaşamak hedefiyle dile getirmek bize kıvanç verecektir. 
Hiç bir devirde yok olmayan sevgisizlik ve merhametsizlik taraftarlarının bundan sonra da hep olacağını düşünerek, yaşlı, genç, çocuk farkı gözetmeden, hangi coğrafyada olursa olsun insanlığı bütün farklılıklarıyla kucaklayıp, gece gündüz demeden Sevgili Peygamberimizin insanlığa sunduğu ölmez ve yitmez hayat prensiplerini, sevgiye sırt dönmüşlere rağmen yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz.
Allah’ım bizleri Peygamberimiz Hz. Muhemmed (SAV)’in ümmeti olma şerefinden ve şefaatinden mahrum etmesin.